Uykunun İşlevleri Nelerdir? Neden Uyuruz?
Makalede Neler Var
Hafif uyku, derin uyku ve REM uykusu olacak şekilde 3 sınıflandırmada ele alınan uyku; sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürebilmemiz adına oldukça önem taşıyor.
Özellikle derin uykunun yeterince alınmaması ve REM uykusunun yarıda kesilmesi; kişinin gün boyunca kendini yorgun, üzgün ve mutsuz hissetmesine yol açıyor. Uzun dönemli uykusuzluk ise kalp, damar sorunlarını, yüksek tansiyonu, diyabet ve obezite riskini beraberinde getiriyor.
Sağlıklı bir uykudan bahsedebilmemiz için kişinin uykunun mutlaka hafif, derin ve REM uyku sürelerini eksiksiz bir şekilde tamamlaması gerekiyor. Bununla birlikte yaşın ilerlemesine bağlı olarak uykuya dalışa yani derin uykuya geçene kadarki hafif uyku süreleri artarken, derin uyku süreleri azalma yönünde bir eğilim gösteriyor.
Çocuklar, derin uykuya daha kolay bir şekilde dalmakla birlikte derin uykuda çokça vakit geçirebiliyor.
Büyüme hormonlarının maksimum seviyede salgılandığı derin uyku; çocukların kişisel, zihinsel ve ruhsal gelişimini desteklemekle birlikte vücut hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunuyor.
Genç erişkinlik döneminin geride bırakılmasıyla birlikte kişide derin uyku süreleri azalmaya başlıyor. Lakin bu durum, kişinin derin uykuya daha fazla ihtiyaç duyduğu ve derin uykuda daha fazla zaman geçirdiği gecelerin sabahında kendini daha iyi hissettiği gerçeğini de değiştirmiyor.
Uyku bilimciler ve bilim adamları tarafından neden uyuduğumuz henüz tam olarak tespit edilmiş olmasa bile uyku bilimciler, kişilerin uykusuz hayatlarını devam ettiremeyeceğini, hatta yemek yemeden bile daha fazla yaşayabileceklerini çalışmaları ile kanıtlıyor.
Uykunun sanılandan daha fazla işlevinin bulunması, doğru ve kaliteli bir uykuya tıpkı besin ve su kadar ihtiyaç duyduğumuzu gözler önüne seriyor.
Bilim adamlarının insanların neden uyuduğuna dair birden çok hipotezi bulunuyor. Bu hipotezleri aşağıdaki şekilde sıralayabilmemiz mümkün:
● Uyku, kişinin gün içerisinde öğrendiği bilgilerinin beyni tarafından işlenmesine ve arşivlenmesine yardımcı oluyor. Aynı zamanda beyne anıları düzenleme, sorunlara çözüm bulma noktasında da katkıda bulunuyor.
● Uyku; kişinin metabolizma hızını ve enerjisini düşürerek, kişinin dinlenmesini ve yorgunluğunu üzerinden atmasını sağlıyor.
● Tüm vücut organları gibi kardiyovasküler sistem de uyku esnasında mola vererek, dinleniyor. Kişinin kan basıncını ve tansiyonunu düşürüp, dengeliyor. Böylelikle yüksek tansiyon, kalp-damar tıkanıklığı, kalp krizi, inme ve felç riskini azaltıyor.
● Büyüme hormonlarının uykunun en verimli evresi olan derin uyku esnasında salgılanması; çocukların yanı sıra yetişkinlerin de vücut ve cilt hücrelerinin yenilenmesine, hasar gören dokularının onarılmasına, yaşlanma etkilerinin yavaşlamasına olanak tanıyor. Yani genel sağlığımızın yanı sıra cilt sağlığımız üzerinde de uykunun son derece elzem işlevleri bulunuyor.
● Uyku; bağışıklık sistemini güçlendirerek, kişinin hastalıklara yakalanma riskini düşürüyor. Hatta kanser gibi ciddi hastalıklara karşı bile koruma sunuyor. Düzenli bir şekilde yeterli uyku alan kişiler; kış aylarında grip, nezle, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla daha az sıklıkla enfekte oluyor. Enfekte olsalar bile hastalıkları daha kısa bir sürede ve daha kolay şekilde atlatıyor.
Uykunun İşlevi Nedir?
Uykunun tek bir işlevi yani görevi bulunmuyor. Uyku esnasında vücut dinlense de önemli görevlerini yerine getirmeyi sürdürüyor.
Uykunun en önemli işlevlerini aşağıdaki şekilde sıralayabilmemiz mümkün:
● Kurtarma: Vücut hücrelerinin tamiri, yenilenmesi, vücudun dinlenmesi ve vücudun toksinlerden arındırılması
● Koruma: Serbest radikallerin ve dış etmenlerin etkilerinin önlenmesi
● Enerji düzenleme: Uyku esnasında daha az enerjinin harcanması ve metabolizma hızının düşmesi
● Hafıza güçlendirme: Uzun süreli hafızanın gelişimi, korunması, öğrenme yeteneğinin desteklenmesi, unutkanlık ve odaklanamama vb. bilişsel problemlerin önlenmesi
Profesör David Prober’e göre uykunun 4 temel işlevi bulunuyor:
● Yaşamanın ve yaşlanmanın yol açtığı hücre hasarının onarılması.
● Tüm vücudun dinlenmesi
● Beyin ve hafızanın temizlenmesi, dinlenmesi ve tazelenmesi. Gün içerisinde öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesi
● Vücudun enerji rezervlerinin yenilenmesi ve depolanması.
Uykunun görevleri ne olursa olsun, uykunun evrelerinin de kendine has işlevleri bulunuyor.
Örneğin, hafıza güçlendirici hormonların ve büyüme hormonunun salgılanımı, NREM evresinde gerçekleşirken; REM esnasında rüya görülmesi, kişinin yaratıcılığını güçlendiriyor.
Aynı zamanda vücudun termoregülasyonu yani vücut ısısının düzenlenmesi NREM’de söz konusuyken, REM esnasında vücut ısısı ciddi ölçüde azalıyor.
Uyuklama, kolaylıkla ölçülebilen bir kavram olmamasına rağmen bazı testler ile uyku hali ölçülebiliyor.
Genellikle bazı uyku problemlerinin ve uykuyu etkileyen dış uyarıcıların tespiti aşamasında 4 farklı testten yararlanılıyor.
● MSLT(Çoklu uyku bozukluğu testi): Bu test ile kişinin uykuya dalma süresi ölçülebiliyor.
● MWT(Uyanıklığı sürdürme testi): Bu test ile de uykuya dalma süresi ölçülebiliyor.
● Wilkinson ekleme testi: Bilişsel test
● DSST testi: Bilişsel test
Uyku, insanların ertesi gün uyandıklarında kendilerini tıpkı şarj edilmiş ve tazelenmiş olarak hissetmesini sağlıyor.
Lakin biyokimyasal anlamda bu tazeliğin ve ferahlığın nedenleri kesin bir şekilde bilinmiyor.
Uyku esnasında vücudun dinlenmesine rağmen beynin bol miktarda enerji kullanması, tüm enerjisinin tekrar depolanmasına imkan tanıyor.
Uyku; uyanma(evre 0), NREM uykusu olarak adlandırılan evre1, evre2 ve evre3 ardından da REM uykusu olacak şekilde farklı evrelerden oluşuyor. REM uykusundan hemen sonra beyin kısa süreliğine uyandıktan sonra tekrar evre1’e geri dönüyor.
Bütün evreleri kapsayan uyku döngüsü; ortalama 90 dakikadan oluşuyor. Beyin; yaşın ilerlemesine bağlı olarak, derin evre olarak adlandırılan evre3, azalabiliyor ya da tamamen kaybolabiliyor.
Uyku Yoksunluğu, Yaralanmaya Neden Oluyor
Uyku yoksunluğu, kişide fiziksel yaralanmaya neden olabiliyor. Pek çok çalışma, yeterli uyumayan kişilerde endüstriyel kazaların ya da trafik kazalarının daha sıklıkla görüldüğünü ispatlıyor.
Öyle ki çalışmalar; kronikleşen uykusuzluğun kişinin kaza geçirme olasılığını yaklaşık %2,5-4,5 arasında arttırdığını kanıtlıyor.
Özellikle yetersiz uyuyan yaşlılarda düşmeden kaynaklanan kemik kırıklıklarına sıklıkla rastlanabiliyor.
Yapılan çalışmalar; kısmı uyku kaybının bile kan dolaşımını yavaşlatarak, kan dolaşımında serbest radikallerle savaşan hücrelerinin sayısını azalttığını gösteriyor. Bu durum da hücrelerin serbest radikallerin zararlı ve öldürücü etkilerine maruz kalmasına neden oluyor.
Kaza ve yaralanma riskini en aza indirgemek adına uyku yoksunluğu ve uykusuzluk ile ilgili olarak halkın mutlaka aydınlatılması, uyku bozuklukları belirtilerinin, uykunun öneminin, uyku bozukluğu tedavilerinin kapsamlı bir şekilde halka öğretilmesi gerekiyor.
Aynı zamanda uykusuzlukla mücadele aşamasında halkın aydınlatılması çoğu zaman tek başına yeterli olmuyor. Uyku bilimi, kendine özgü bir tıp dalı olmasına rağmen uyku bozukluğuna dair şikayetler genellikle uyku ile ilgili yeterli bilgisi olmayan, gerekli eğitimi almamış doktor ve hemşireler tarafından değerlendiriliyor.
Halkın bilinçlendirilmesinin yanı sıra doktor ve hemşirelerin de mutlaka uyku bilimine dair eğitim almaları gerekiyor.