Yatağın Tarihçesi
Makalede Neler Var
Modern dünyada kullandığımız yataklar; yeni bir keşif olarak görülse de aslında yataklar, tarih öncesi dönemlerden bu yana yepyeni formları ile hayatımızda yer almaya devam ediyor.
Günümüzde dinlenme ve uyku ihtiyacımızı karşılamamızı sağlayan yataklar; binlerce yıllık bir gelişim ve değişimin ürünü olma özelliği taşıyor.
Antik dönemde keşfedilen yataklar; bu günlerde rahat, konforlu ve lüks modelleri ile hayatımızda önemli bir rol üstleniyor.
Bu yazımızda kısaca yatağın tarihçesi ve dönüşümü ile ilgili olarak sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
Yatakların Değişimi ve Dönüşümü:
Yatağın en eski örneği; bundan 77.000 yıl öncesinde tarih sahnesindeki yerini alıyor.
Tarihteki en eski yatak; yapılan kazı çalışmaları sonrasında Güney Afrika’daki bir kaya sığınağında bulundu. Yaklaşık 3-6 feet uzunluğa sahip olan bu yatak, kamış ve sazlardan oluşuyordu.
Kamış ve sazların yanı sıra yapraklardan ve otlardan da hazırlanan bu yatakta aynı zamanda böcekleri uzaklaştırıcı birtakım böceksavar bitkiler de bulunuyordu.
Modern homo sapiens öncesi dönemde yaşayan homo erectusun ise yerde uyuyan ilk insan olduğuna inanılıyor. Daha çok şempanzeye benzeyen hominidler ise kendilerini avcılardan korumak adına genellikle ağaç tepelerinde uyumayı tercih ediyordu. Ateşin keşfi ile birlikte ise insanlar, yerde uyumaya ve ateş sayesinde zamanla canavarlardan ve avcılardan korunmaya başladılar.
İnsanların gelişimi ve daha modern bir yaşam sürmeye başlamaları ile birlikte uyudukları yer ve uyku alışkanlıkları da değişim gösterdi.
İnsanlar; öncelikle yataklarını yükselterek, yerde sürünen böcek, yılan vb. hayvanlara karşı kendilerini savunmaya çalıştılar.
Örneğin; M.Ö 3000 ile 1000 yılları arasındaki dönemde eski Mısırlılar; tahtadan imal edilmiş yüzeyler yaparak kendilerini yerdeki zararlılardan korudular.
Zengin insanlar ise genellikle abanoz ağacından yaptıkları ve mücevherlerle süsledikleri yataklarda uyuyorlardı.
Hatta bu yatakların bir kısmında tahtadan ya da taştan yapılmış olan yastıklar bile bulunuyordu. Yatakların döşek kısmı ise daha çok yünden ve nevresimden yapılıyordu.
· Klasik Dönem:
Klasik dönemde eski Mısırlıların yanı sıra eski Romalılar da yataklarını yerden daha yüksek bir şekilde konumlandırmayı ve yataklarına merdiven kullanarak ulaşmayı tercih ediyorlardı.
Romalılar döneminde bazı yataklarda ahşap malzemenin yanı sıra metal ya da fildişi de kullanılıyordu.
Yatak minderlerinde ise minderleri destekleyen ipler yer alıyordu.
Gelir durumu orta seviye olan Romalıların yataklarında ise saman ya da sazlar bulunuyordu.
Bununla birlikte zengin Romalıların yataklarında ise yün, tüy, yapraklar ve battaniyeler göze çarpıyordu.
Klasik dönemde yataklar; yalnızca insanların uyuma ve dinlenme ihtiyaçlarını gidermeleri adına kullanılmıyordu. İnsanlar, yataklarından sosyalleşebilecekleri, arkadaşlarıyla sohbet edebilecekleri hatta yemek yiyebilecekleri bir alan olarak da yararlanıyorlardı.
Antik Yunanistan’da da yataklar, genellikle Romalıların inşa ettiği yataklarla benzerlik gösteriyordu.
Yunanlılar, yataklarını yaparken mobilya inşasında önceliklerini her daim rahatlığa ve konfora veriyorlardı.
Yataklarda bulunan yükseltilmiş başlıklı kanepelerde uyuyor, dinleniyor ve yemek yiyorlardı.
Zengin olan Yunanlılar; daha gelişmiş, farklı amaçlarla kullanabilecekleri, süslenmiş ve döşenmiş yataklara sahiptiler.
Kore, Çin ve Japonya gibi Doğu ülkelerinde ise insanlar belirli bir süreliğine yataklarını yerde kullandılar. Oturma, dinlenme, yemek yeme vb. aktivitelerini yerde yapmayı tercih etmelerinin nedeni ise yerlerin kış aylarında sıcak, yaz aylarında ise daha serin olmasıydı.
Çin’de kullanılan kang türü bazı yataklarda ise uyuyan kişileri daha sıcak tutabilmesi adına ısıtılmış killer ve tuğlalar kullanılıyordu.
· Erken Ortaçağ Dönemi
Erken ortaçağ döneminde yataklar, genellikle ahşap malzemeden yapılıyordu.
Yataklar, saman tarzı malzemelerle dolduruluyor ve bir yatak kutusu içerisine yerleştiriliyordu.
Yoksullar ise yerlerde saman ya da yaprak yığınları üzerinde yatıyorlardı.
12. yüzyılda daha da modern bir görünüme kavuşarak, süslenen yataklar, adeta zenginliğinin simgesi olarak kabul ediliyordu.
Yatak çerçevelerinde ise sıklıkla oymalar, iç kaplamalar ve süslemeler yer alıyordu.
Hatta yatak örtülerinde bile pek çok süslemeye rastlanıyordu.
Ortaçağ’ın sonlarına doğru insanlar yılan, böcek gibi zararlıları yatakların dışında tutmak için yataklarının çevresine perdeler asıyorlardı.
İlk önce lordların ve leydilerin yani zenginlerin yataklarında rastlanan perdeler; zaman içerisinde yoksul kesim tarafından da kullanılmaya başlandı.
Bu perdeler, aynı odada uyuyan birden çok kişiye de özel bir mahremiyet alanı sunuyordu.
Öyle ki Ortaçağ’ın zengin kesimleri bile yatak odalarını hizmetçileri ile paylaştığından perde kullanımı zamanla popüler bir hale geldi.
· Rönesans ve Yakın Dönem:
Rönesans döneminde yataklar, eskisine nazaran daha süslü bir boyuta taşındı.
15. yy’da Batı Avrupa’daki yataklarda genellikle ahşaptan imal edilmiş bir yatak başlığı ve yatağın hemen dibinde yatağı destekleyen gölgelikler kullanılıyordu.
Oldukça geniş ve büyük olan bu yataklarda birkaç kişi birlikte uyuyabiliyordu.
Yatakta kullanılan perdeler, yatağın dört tarafını da kapatıyordu. 16. yy’da ise yataklar daha göze hitap edecek şekilde dekore edilmeye başlandı.
17. ve 18. yy’da yataklar, daha önce hiç olmadığı kadar süsleniyordu. Zenginler; ayrıntılarla süslenmiş, pahalı malzemelerden imal edilmiş perdelerle ve yatak örtüleriyle örtülmüş yataklarını bir asalet sembolü olarak görüyordu.
Örneğin, Kral Louis XIV’ün tam 413 adet yatağı bulunuyordu ve insanlar onu daha çok yatak odalarında ziyaret ediyordu.
19. yy’a gelindiğinde yataklarda dört adet poster kullanılmaya başlandı. Yataklarda daha çok metal çerçeve kullanımı yaygın bir hale geldi.
20. yy’ın başlarında ise yataklar ve yatak çerçeveleri ilk kez erişebilir ve herkes tarafından kullanılmaya başlandı.
Şirketler tarafından yeni yatak modelleri üretildikçe daha fazla konforlu ve lüks modeller insanlar için satışa sunuldu. İnsanların yataklara gösterdiği rağbetin artması ile birlikte yepyeni yatak tasarım ve modelleri de görücüye çıktı.
Malzemeye Göre Yatakların Gelişimi ve Dönüşümü
İlk modern yataklar olarak isimlendirilen bonel yaylı yataklar; saman, kuş tüyü, yün vb. malzemelerle dolduruluyordu. Bu yatak modeli 1870’li yıllarda Berliner Heinrich Westphal tarafından bulundu.
Atlı arabaların koltuklarında kullanılan metal rulolar; yepyeni bir yatak modeli icat edilmek için kullanılmaya başlandı. Metal ruloların kullanılması ile uyuyan kişilere destekleyici ve sağlam bir uyku sunuldu.
1930’lu yıllara gelindiğinde innerspring yatakları daha da popülerleşmeye başladı. Pocket yay olarak adlandırılan torba yaylı yataklar; günümüzde de en çok tercih edilen yataklar arasında yer alıyor.
Genel inşası aynı olan yaylı yataklarda günümüzde farklı malzemeler kullanılıyor.
· Hafızalı köpüklü yataklar:
1970’li yıllarda NASA tarafından icat edilen poliüretan yani viskoelastik köpüğü, ilk zamanlarda havayollarındaki koltuk minderlerinin daha sağlam ve çarpmaya karşı dayanıklı olması için kullanılıyordu.
Isı ve basınca karşı sıkışma kabiliyeti bulunan bu sünger keşfi, 1980’li yıllarda NASA tarafından halka da duyuruldu.
Kullanılan malzemenin basınç noktalarını azaltma kapasitesine sahip olan bu hafızalı köpükler, ilk dönemlerde hareket etme yeteneği bulunmayan hastaların yatakları için kullanıldı.
Bu yataklar, günümüzde kronik ağrıları bulunan ya da bel ağrısı sıkıntısı olan kişiler tarafından da ideal yataklar olmaya devam ediyor.
· Lateks:
Kauçuk ağaçların özünden imal edilen lateks malzeme, yüzyıllar boyunca pek çok malzemenin yapımında kullanıldı.
Yataklarda ise lateks süngeri ilk olarak 1920’li yıllarda kullanılmaya başlandı. Dunlop şirketi tarafından neredeyse 5 yıl boyunca lateks malzemenin nasıl sünger formuna dönüştürüleceği araştırıldı.
Lateks malzemeye hava kabarcıklarının eklenmesiyle birlikte hava kabarcıkları da latekse eklenmiş oldu.
1931 yılında ise ilk lateks yatak, halka tanıtıldı.
· Su yatakları:
Su yataklarının M.Ö 3600 yıllarında Persler tarafından keçi derilerinin ılık suyla doldurulması ile keşfedildiğine inanılıyor.
19. ve 20.yy’larda ise su yatağı benzeri örneklere tıbbi ortamlarda rastlanılıyordu.
Lakin günümüzdeki şekliyle su yatağı, ilk kez 1968 yılında Charless Hall tarafından geliştirildi. Charles Hall; su yatağını San Francisco Eyalet Üniversitesi’ndeki tasarım dersine ait Yüksek Lisans Tezi Projesi olarak geliştirildi.
1970 ve 1980’lerde oldukça popüler olan su yatakları, günümüzde eskisi kadar popüler olmasa da ilgi görmeye devam ediyor.
· Hava yatakları:
Yatak hissini ve anlayışını değiştirmek amacıyla ayarlanabilir iç hava bölmelerinin kullanıldığı hava yatakları, ilk olarak 1986 yılında hafif, özelleştirilebilir şekliyle Mechanical Mfg Co şirketi tarafından satışa sunuldu.
Günümüzdeki formuna benzer ilk hava yatağı ise 1981 yılında piyasaya sürüldü ve zaman içerisinde geliştirildi.
Manüel kontrolleri taşınabilir kontroller ile değiştirilip, geliştirilen hava yatakları; günümüzde hiç olmadığı kadar özelleştirilebilir modellerli ile satışa sunulmaya devam ediyor.
Yatak Ölçülerinin Tarihi
Yatak ölçülerinde ve boyutlarında da zaman içerisinde pek de dalgalanmalara rastlanabiliyor.
Neredeyse tüm bir ailenin sığabileceği kadar büyük olan ilk yataklarda insanlar arkadaşlarıyla ve akrabalarıyla da sosyal ilişkiler geliştirebiliyordu.
Mısır, Yunanistan ve Roma gibi antik uygarlıklar döneminde yataklar; günümüzdeki tek kişilik yataklar gibi küçüktü.
Ortaçağ döneminde ise yataklar, biraz daha büyük ve geniş boyutlarda imal ediliyordu. Bunun nedeni, ailelerin ısınma ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için aynı odada kalmalarıydı.
Rönesans dönemi ve 18.yy’da yataklar, statü ve zenginliğinin sembolü haline geldiğinden genellikle büyüktü. Varlıklı aileler yataklarında çalışıyor ve toplantılar yapıyorlardı.
Memur kadınlar, yataklarını genellikle onların yardımcıları yani hizmetçileriyle paylaşıyorlardı. 18.yy’da oldukça süslü ve büyük olan yataklar, 19.yy’da daha küçük ve daha sade olarak imal edildi. 20.yy’da ise önemli ölçüde standartlaşan yatakların yani tek kişilik yatakların kullanımı yaygınlaştı.
1950’li yıllarda ise kral ve kraliçe yatakları, son derece ilgi gördü.
2. Dünya savaşından sonraki süreçte insanların daha geniş ve daha büyük evlerde yaşamaları daha büyük yataklara duydukları gereksinimi de arttırdı. İnsanların daha uzun boylu hale gelmeleri, yatakların da daha uzun imal edilmesini beraberinde getirdi.
Günümüzde daha geniş ve daha büyük yataklara duyulan gereksinim gün geçtikçe daha da artıyor.